Barkçin: Sezai Karakoç bu çağın sesidir
Siyaset bilimci Dr., Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği “Uluslararası Sezai Karakoç Günleri”nin konuğu oldu. Savaş Barkçin, Karamürsel Alp Salonu’nda gerçekleştirilen “Gülün Dirilişi” başlıklı söyleşide, edebiyat ustasının eserleri ve şiirleriyle topluma destek verdiğini söyledi. Barkçin, “Hızırla Kırk Saat” adlı eserinin son bölümünü okuyarak kapattı ve “Sezai Karakoç bu çağın sesidir” dedi.
“KİTAPLAR SIRdaşlarım GİBİDİR”
Kocaeli’nin kendisi için değerli bir yer olduğunu belirten Barkçin, Uluslararası Sezai Karakoç Günleri’ni düzenleyen Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür etti. Sezai Bey’le ilgili hikayesini anlatan Barkçin, “Sezai Bey’i çok seviyorum. Hayatımda ilginç bir hikayesi var. Normalde şiirlerini pek sevmezdim, sıkılırdım. Bir arkadaşım Sezai Karakoç’un eserlerini okurdu ama ben itiraz ederdim. Amerika’ya okumaya gittim. Sonra Sezai Bey’i okumam gerektiğini söyledim. Arkadaşlarımdan çaydanlık, çaydanlık ve Sezai Bey’in takımını isterdim. Kitapları sırdaşlarım gibidir. En ufak bir boş zamanım olduğunda Seza Bey’in kitaplarını okuyorum. “Benim için samimi bir sırdaş var” dedi.
“SEZAİ BEY BU ÇAĞIN SESİDİR”
Çalışmanın 40. saatini okuyup yorumlayan Barkçin, “Bu şiir bizi güldürüyor, durumumuzu ve geleceğimizi bildiriyor. Sezai Karakoç’u üç kavram üzerinden anlatacağım; bilgelik, diriliş, saflık. Şiir, mimarı gibi bilgeliktir. Bilgeliğin sesidir. Sezai Bey’deki bilgeliğin aktarımı da onun açık ve basit olduğunu ortaya koymaktadır. Diriliş, Allah’a tam bir iman sahibi olma durumudur. Diriliş parti veya cemaat anlamına gelmez. İnsanlıktan bahsediyor. Sahabe olmak, dirilişin değerli bir boyutudur. Diriliş her zaman olması gereken bir şeydir. Buradaki diriliş doğamıza yeniden kavuşmamızdır. Sezai Bey’in bir davası var. Onun davası mümin olmaktır. Kendisini hiç belirtmedi. Sezai Bey her zaman sükunetini korudu. Sezai Bey bu çağın sesidir. Kendisiyle çok az tanışmış olsam da ondan çok etkilenen bir insanım. “Sezai Bey’in hem hayatı hem de şiiri derindir” dedi.
“SEZAİ KARAKOÇ’TAN ÖĞRENEBİLECEĞİMİZ ÇOK ŞEY VAR”
Barkçin katılımcılara Karakoç’un aslında bir şair olduğunu anlattı. Barkçin, “Sezai Abi’nin bilinç düzeyi yüksek. Onun tefekkür boyutu ve entelektüelliği zirvededir, sakin bir okyanustur. Sezai Karakoç ancak apaçık mükemmellikle anlaşılabilir. Bunu anlamak; Yaşa göre değişir, kafaya göre değişir, vurduğunuz taşa göre değişir. O, kafa karışıklığı toplumunda uyanmayı başaran az sayıdaki kişiden biridir. Şiiri ahlak ve edep aracı olarak kullanan kimse. Sezai abi nereye baksa hikmeti görür. Sezai Bey’den hem sanat hem fikir olarak öğreneceğimiz çok şey var. Yolundan ve köprüsünden geçmeniz gerekiyor. Kulluğun ve Allah’a ulaşmanın uygun bir yansıması. “İnşallah biz de onunla birlikte dirilenlerden oluruz” dedi.
“TÜRK ŞİİRİNİN EN BÜYÜK ŞAİRİ”
Büyükşehir Belediyesi tarafından Kocaeli Kongre Merkezi’nde düzenlenen Uluslararası Sezai Karakoç Günleri’ne konuk olan akademisyen ve yazarlar, büyük usta Sezai Karakoç’un hayatını, şiir dünyasını, nesilleri etkileyen fikir ufuklarını, duruşunu ve emeğini anlattı. Türk edebiyatının kutup yıldızı oturumlarda. “Gülün veda çağrısı” başlıklı oturumda yazar ve şairler Prof. Dr. Durmuş Günay, Prof. Dr. Yılmaz Daşcıoğlu ve Aykut Nasip Kelebek, Karamürsel Alp Salonu’nda Sezai Karakoç’un hayranlarıyla bir araya geldi. 13. oturumda ise ustanın “Hızla Kırk Saat” adlı eserinden bölümler okunarak yorum yapıldı. Röportajda konuşan akademisyen ve yazarlar, Sezai Karakoç’un eserleriyle, hizmetleriyle, yetiştirdiği güzel insanlarla yaşamaya devam eden değerlerimizden biri olduğunu anlattı. Karamürsel Alp Salonu’nda gerçekleştirilen söyleşide konuşan Prof. Dr. Durmuş Günay, Sezai Karakoç’un sadece çağdaş şiirimizin değil, Türk şiirinin en büyük şairlerinden biri olduğunu söyledi.
KARAKOÇ’UN AÇIKLAMASINI OKUDU
Prof., konuşmasına Uluslararası Sezai Karakoç Günleri’ni düzenlediği için Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür ederek başladı. Dr. Durmuş Günay daha sonra Karakoç’un şiirdeki 37. saatini değerlendirdi. Günay, “Çalışma görsellerle dolu. Arkasında Peygamberler ve İslam tarihi vardır. Şairin söylemek istediği ipuçları vardır. Şair eserde dağların ve denizlerin sarsılacağını, yerin dümdüz olacağını söylüyor. “Burada kıyametten bahsediyor” dedi. Günay, konuşmasında Karakoç’un 1991 yılında yayınladığı bildiriyi katılımcılara okuyarak, Sezai Karakoç’un kendisini İslam medeniyetinin direnişine adadığını söyledi.
“KARAKOÇ ÖZEL BİR İNSANDIR”
Karakoç’un sadece bir şair olmadığını vurgulayan Daşcıoğlu, “Üstad pek çok alanla ilgilenen, içinde bulunduğu dönemi kuşatmaya çalışan, Müslüman olarak düşünme yönünü öne çıkarmaya çalışan bir şairdi. “O, o dönemde tamamen kendi imkanlarıyla hareket eden, o sınırlı ve sıkıntılı günlerde tüm fırsatları değerlendirmeye çalışan özel bir insandı” dedi.
“KIYAMET SAHNESİ DERİNLEŞİYOR”
Oturumun moderatörlüğünü de üstlenen yazar Aykut Nasip Kelebek, çalışmanın 38. saatine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bu saatlerde kıyamet sahnelerinin derinleştiğini ve kıyamete dair rivayetlerin olduğunu belirten Kelebek, “Yollar ıssız. Dünyanın renkleri kaldırıldı. Renklerin yerini karanlık, kalabalığın yerini ıssız yollar aldı. Burada kıyamet durumu okuyucuya yansıtılıyor. Şiirde kıyamet resmine uygun işaretler de bulunmaktadır. Eserin ustası Hz. Muhammed vefat ettiğinde Hz. Ali’nin yaşadığı duyguyu, manevi zayıflama durumunu ‘kısa tenli’ sıfatını kullanarak etkili bir şekilde anlatmış” dedi. Prof. Dr. Durmuş Günay, “Şair, fikir adamı, eylem adamı Sezai Karakoç, diriliş fikrini ortaya atmış ve diriliş hareketini doğurmuştur.” Sezai Karakoç’un eserdeki 39. saatini değerlendiren Prof. Dr. Yılmaz Daşcıoğlu, “Şiir yoruma açıktır. “Eserdeki mazlumların mazlum çizgisi biraz İsrailoğullarının mazlum çizgisine benziyor, ümmetin durumu bu” dedi.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı