Türk Harb-İş Sendikası askeri fabrikalardaki düşük ücretleri protesto etti
Haber: ÇAĞATAN AKYOL – Kamera: SADIK KARAKULOĞLU
Türk Harb-İş Sendikası İstanbul Şubesi, Milli Savunma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’na bağlı askeri fabrika ve tersanelerde çalışanların ücretlerinin düşük olduğu gerekçesiyle İstanbul Kartal Meydanı’nda protesto düzenledi. Şube Başkanı Murat Yalçınkaya, “Bizim tek derdimiz bu kutsal topraklara hiçbir zarar gelmemesi, büyük ve kudretli devletimizin belaya uğramaması ve tabii ki öz evlat olan dostlarımızın zarar görmemesidir. Bu ülkenin insanları kendi vatanlarında rahat bir hayat yaşarlar.”
Milli Savunma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’na bağlı askeri fabrika ve tersanelerde çalışan işçilerin ücretlerinin düşük olduğu gerekçesiyle Türk Harb-İş Sendikası’nın protestoları sürüyor. Geçtiğimiz hafta İstanbul’dan Ankara’ya yürüyen sendikanın İstanbul Şube Yönetimi, bugün yüzlerce işçinin katılımıyla Kartal Meydanı’nda eylem yaptı.
Eylemde “Yöneticilere duyurulur. Geleceğe dair umutlar öldü. Enflasyon canavarı yaşıyor”, “Kiralar ödenemez hale geldi” ve “Savunma emekçileri geçimini sağlayamıyor” pankartları açılırken, “Yapmıyoruz” yazılı pankartlar açıldı. bildiri istiyoruz, emeğimizin karşılığını istiyoruz” ve “Biz vasıfsız değil, uzman işçiyiz” ifadeleri kullanıldı. Ayrıca eylem boyunca “Harb-İş işçisi, vatan bekçisi”, “Direnerek kazanacağız” ve “Emeğe uzanan el kırılsın” gibi sloganlar sıklıkla atıldı.
Hazırlanan ortak açıklamayı okuyan Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya, uzun süredir sorunlarını açıkladıklarına dikkat çekerek, şunları söyledi:
“BAKANLARIMIZA SÜRECİ ANLATTIK”: Uzun zamandır her yerde temsil ettiğimiz arkadaşlarımızın ekonomik durumlarını konuşuyor, sorunlarımızı herkese anlatmaya çalışıyoruz. Bu amaçla basınımızın Ankara temsilcileri, köşe yazarları ve savunma sanayii üzerine çalışan akademisyenlerimizin katılımıyla geniş çaplı bir çalıştay gerçekleştirdik. Ardından Cumhur İttifakı’nın paydaşları olan AK Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcılarını ziyaret ettik. Burada durmadık, içinden geçtiğimiz düşünceli süreci Milli Savunma Bakanımızla, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımızla tüm detaylarıyla paylaştık. Bunu Türk-İş Başkanlar Kurulu’nda her zaman dile getirdik. Son Türk-İş Genel Kurulu’nda tüm ulusal medyanın önünde en yüksek perdeden kendimizi anlattık. İstediğimiz şey oldukça açık ve netti. Ülkemizin geleceği ve devletimizin bekası. Ziyaretlerimizi, sohbetlerimizi, çok iyi bildiğiniz konuları burada bir kez daha paylaşmak istiyorum. Türkiye’de günümüz koşulları dikkate alındığında 26 binden fazla üyemizin ödediği ücretlerin çok düşük olduğu, hatta hayat pahalılığı nedeniyle çekilmez bir durum oluşturduğu belirtilerek, özlük haklarının iyileştirilmesi talep edildi.
“DOSTLARIMIZ EK İŞLER YAPIYOR”: Burada durmadık, gelişen ve büyüyen ülkemize destek veren, ülkemiz savunma sanayisinin yüzde 100 millileştirilmesi için yoğun çaba harcayan ve ülkemizin savunma sanayinde dışa bağımlılığının sona ermesi için yoğun çaba harcayan üyelerimizin artık bir hedef noktaya ulaştıklarını anlattık. geçinemedikleri nokta. Hatta bıçağın deyim yerindeyse kemiği kırdığını, arkadaşlarımızın en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamaz hale geldiklerini, sürekli artan konut kiralarından, sürekli artan raflardan ezildiklerini ifade ettik. ve kontrol edilemeyen yakıt fiyatları. Ayrıca arkadaşlarımızın zorlu yaşam koşullarına dayanabilmek için mesai saatleri dışında tezgâh altı dokuma atölyelerinde terzi olarak çalıştıklarının, çeşitli restoranlarda motosikletli kurye, düğün salonlarında garson olarak çalıştıklarının altını çizdik. Ayrıca askeri işyerlerimizde çalışan değerli, eğitimli, yetenekli ve tecrübeli meslektaşlarımızın yaşadıkları maddi sıkıntılar nedeniyle ya istifa ederek özel şirketlere geçtiklerini ya da istemeyerek emekli olduklarını belirttik.
“GERÇEK HAYATTA KALMA SORUNU BUDUR”: Bu durumun askeri fabrika tersanelerimizin geleceğini tehlikeye atacağını ve onları neredeyse çalışamaz hale getireceğini güçlü bir şekilde ifade ettik. Aslında asıl hayatta kalma sorununun bu olduğunu defalarca dile getirdik. Bu süreçleri yürütürken EYT’nin yürürlüğe girmesiyle birlikte 2 bin 705 arkadaşımızın 2023’te, 2 bine yakın arkadaşımızın da 2024 yılı başında emekli olacağını anlattık. Çünkü ekonomik baskı altında ezilen arkadaşlarımız Bu ülkenin tanklarını sürmek, uçaklarını uçurmak, gemi ve denizaltılarını uçurmak, fırtına obüsleri üretmek, stratejik iş yerlerimizin güvenliğini sağlamak ve en önemlisi ‘Bir gecede hepimiz gelebiliriz’ söyleminin yerleşmesine vesile oluyor. , yaptıkları aynı iş için özel bölümler ve vakıflar tarafından ödüllendirilmektedir. Kendilerine şirketlerinde çalışan işçilere göre ücretlerinin daha düşük olduğunu, bu nedenle iş yerlerimizden ayrıldıklarını anlattık. Ayrıca ne yazık ki her geçen gün büyüyen ve önlem alınmadığı takdirde daha da büyük sorunlara yol açacak olan bir diğer hayatta kalma sorunumuz, nitelikli arkadaşlarımıza yurt dışından çeşitli aracılar aracılığıyla teklifler almak ve böylece beyin göçüne yenilerini eklemektir. İş alanlarımızda her geçen gün artıyor. Biz belirttik. Bunun sürdürülebilir bir durum olmadığı konusunda uyardık.
“SÜREÇİN ÇALIŞMA BARIŞINI OLUMSUZ ETKİLEYECEĞİNİ İFADE ETTİK”: Anlattıklarıma ek olarak 9 Mayıs 2023 tarihinde imzalanan son kamu çerçeve protokolü ile kamuda herhangi bir vasıf gerektirmeyen işlerde çalışanların bile personelimiz ile aynı ücreti alabileceğini açıklamıştık. ve bahsettiğim işleri yaparak ülkemize değer katan, bilgi ve tecrübesi yüksek mühendisler. Hatta bir adım daha ileri gidiyorum. Masa başında oturup origami sanatını geliştirenler, boş zamanlarını geçirmek için kağıttan uçak yapıp uçuranlar artık F-16 uçuranların maaşının 1,5-2 katı kadar maaş alıyor. Ancak kamu toplu iş sözleşmelerinin yürürlük tarihlerindeki farklılık nedeniyle Ocak ayında başlayan toplu iş sözleşmeleri ile Mart ayında başlayan toplu iş sözleşmeleri arasındaki fiyat farkı, başka bir hak kaybına ve adaletsizliğe neden olmuş ve bu durumda, kamu çalışanları arasında ayrımcılığa neden oldu. Çalışma barışını istemediğimiz şekilde olumsuz etkileyeceğini belirtmiştik.
“ÇALMAK İÇİN HER KAPIYI ÇALDIK”: Ayrıca yıllardır ısrarla konuştuğumuz gelir vergisindeki adaletsizliğin ortadan kaldırılması için her kapıyı çaldık, söyleyebileceğimiz her şeyi söyledik. Türkiye Harb-İş Sendikası olarak 53 yıldır emeğin ve emekçinin yanında yerimizi alarak hakları savunan bir anlayışla yolumuzda yürüyoruz ve bu anlayışla atacağımız adımları da birer birer atıyoruz. Tek derdimiz bu kutsal topraklara zarar gelmemesi, büyük ve kudretli devletimizin belaya girmemesi, bu ülkenin öz evlatları olan dostlarımızın kendi vatanlarında rahat bir yaşam sürmelerini sağlamaktır. Bu anlamda vatan bizim, devlet bizim, emek bizim diyor, Türkiye Harb-İş Sendikamızın tüm üyelerini saygıyla selamlıyorum.”